Evet sevgili okuyucularım. Kurban Bayramı 1.günü Edirne Gazeteciler Derneği adına “BAYRAM GAZETESİ” çıkarmıştık. Bende, derneğin üyesi ve 2. Başkanı olarak bir köşe yazısı yazmıştım.
Başlık, “ENEZ TARİH ve TURİZM İLE CANLANACAK” diye Enez’in tarih ve turizm alanında kalkınacağına dikkat çekerek önerilerde bulunmuştum. Bu yazının aynısı www.keşan halkın sesi.com internet sitemizde de var.
Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Engin Beksaç hocam yazıma dikkat çekerek, bir mail atarak bazı eleştiri ve öneride bulunmuş.
Sevgili hocam, yazımı dikkate alarak, ilgilendiğiniz için size teşekkür ederim. Öncelikle şunu belirteyim, ben Enezliyim. Orada da işyerim var. Enez’i çok iyi biliyorum. 33 yıldır da Keşan’da yaşıyorum. 23 yıldır haftalık olarak HALKIN SESİ GAZETESİ’ni çıkarıyorum. Sadece Enez’in değil, tüm bölgenin sorunlarını zaman zaman dile getiriyorum. Ben arkeolog değilim. Gazeteciyim. Sizin kadar belki tarihi bilgim yoktur. Ama Enez’in tarihini, gelmişini geçmişini bilirim. Tarihe ve turizme her zaman ışık tutarım.
“1970 yılında başlayan bugüne dek hala devam eden arkeoloji kazılarında çıkan eserler Edirne Müzesi’nde sergileniyor. ‘Enez’de müze açılmalı’ dedik. Yurtdışından ve yurtiçinden yüzlerce vatandaş Çanakkale’ye, Gelibolu’ya müze ziyaretine gidiyorsa, Enez’de niye olmasın? Bu turizm değil mi?
Sizin, ‘Enez zaten canlı bir müze’ dediğinize katılıyorum. Ama, insanlar görsellik istiyor. Yıkılmış, dökülmüş bir kale.. Ayakta zor duran Ayasofya Camii, içinde sarhoşların, eşeklerin olduğu keşmekeş bir görüntü. Hiçte hoş değil.. 40 yıldır açılıp kapanan çukurlar.. Bir arpa boyu yol alınamamış. Enez, artık değişim içinde olmalıdır. Zamanı gelmiş, geçmiştir.
Evet, turizm olmazsa olmazlardan biridir. Enez, artık kabuğuna sığmaz duruma gelmiştir. Yazın nüfusu 100 binlere varmaktadır.
Yunanistan ile sınır olan ilçemiz, Enez Limanı, Ege Denizi, Saros Körfezi birleşimi ile tam bir feribot seferlerinin başlaması ile adeta alternatif turizm cenneti olmaya adaydır. Bu oluşumun çok yakında gerçekleşmesi beklenmektedir.
Kendi kendini temizleyen Saros Körfezi’nin kuru yük gemilerinin limana gelip, çevreyi kirletmesine gönlümüz razı değil. Duyarlılığımızı Mecidiye’deki taş ocaklarında çevreyi nasıl tahrip ettiğini, denize zarar veren bazı atık boşaltan fabrikaları defalarca gündeme getirdik, yazdık. Bunlara ağır cezalar kestirdik. Bazılarını vazgeçtirttik.
Sevgili hocam; siz belki Enez’e yılda birkaç kez geliyorsunuzdur. Enez’i kitaplardan okuyor, biliyorsunuzdur. Ama, ben Enez’i her gün dört mevsim yaşıyorum. Çünkü ben Enezliyim.
Son olarak yazınızda, “Bulgaristan’a önemli girdiler sağlayan turizm çeşidi nerede?”, “Din Turizmi” nerede? diye sormuşsunuz.
Bu dallardaki turizm potansiyelleri Türkiye’nin her yerinde var hocam. Enez Türkiye’nin en batı ucunda sona kaldı.
Saygılarımla..
15.11.2013