“Vatanını seven ‘HAYIR!’ demeli..”

“Vatanını seven ‘HAYIR!’ demeli..”
Bu haber 28 Ocak 2017 - 13:51 'de eklendi ve 1.701 kez görüntülendi.

CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) Edirne Milletvekilleri Doç.Dr. Okan Gaytancıoğlu ve Erdin Bircan, CHP Keşan İlçe Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında, anayasa değişikliği referandumunda neden “Hayır!” denilmesi gerektiğini partililere anlattı.

Parti lokalinde düzenlenen toplantıya, Gaytancıoğlu ve Bircan’ın yanı sıra; CHP Keşan İlçe Başkanı Erdoğan Gümülcineli ile çok sayıda partili katıldı.

Gümülcineli: “Siyasi parti çalışması değil; baskıcı anayasa rejiminin reddinin çalışması olacaktır”

Ziyarette ilk olarak, söz alan Gümülcineli şunları söyledi: “Gündemimiz anaya değişikliği konusunda vekillerimizin Meclis’te yaptığı çalışmalardır. Neler yapılacağı, nasıl bir çalışma stratejisi belirleneceği konusunda milletvekillerimiz bizleri bilgilendirecektir. Görünen o ki referanduma kesinlikle gidilecek. Önümüzdeki süreçte sıklıkla toplantılar düzenleyeceğiz. Yeni anayasanın ülkemizi nerelere götüreceği ortadadır. Bunu, siyasi bir çalışmanın dışında ülkemize, geleceğimize ve çocuklarımıza karşı sorumluluk duygusu içinde yapmalıyız. Yalnızca ilçe yönetiminin çalışmaları yeterli olmayacaktır. Bu çalışmanın, yerel ve genel seçimlerin dışında ayrı bir özelliği var. Bu bir siyasi parti çalışması değil; baskıcı anayasa rejiminin reddinin çalışması olacaktır.” dedi.

Gaytancıoğlu: “Değişiklik, sistem değil; rejim değişikliğidir”

Açıklamasına, “Getirilmek istenen rejim değişikliğinin meclisten geçti ancak Cumhurbaşkanı henüz imzalamadı.” diyerek, başlayan Okan Gaytancıoğlu, şunları söyledi: “Bu bir sistem değişikliği değil; kesinlikle bir rejim değişikliğidir. Yaklaşık 100 yıl önce başlattığımız Kurtuluş Savaşı neticesinde kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’nin ve yönetiminin, saraydan ve saltanattan alınan egemenlik kayıtsız şartsız millete teslim edilmişti. Şimdi halktan geri alınarak bir kişinin iradesine teslim ediliyor. Bu değişiklik geçerse ne olur derseniz, bu değişiklik geçerse; Türkiye Cumhuriyeti tarihe karışır, Atatürk tarihe karışır. Türkiye Cumhuriyeti çok zor günler yaşar. ‘Güçlü Türkiye, daha iyi olacak, yönetim tek elde toplanacak’ sözleri kesinlikle bir kandırmacadır. Siz bizi seçtiniz. Niye seçtiniz? Cumhuriyet değerlerine sahip çıkalım diye. Bir yemin ediyoruz, o yeminin arkasında duralım diye. Namusumuz ve şerefimiz üzerine Türkiye Cumhuriyeti’nin birliği ve bütünlüğü için yemin ettik. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkeyi kuran ideolojidir. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkeyi kurarken kimlerle yola çıktığını çok iyi bilir, devrimler yapmıştır, kurumlar oluşturmuştur. O kurumların her biri teker teker AK Parti ile yok olmaktadır. Bundan ötürü de, vatanını seven herkes ‘hayır!’ demeli.”

“Hayır diyenlerin sayısı fazladır”

Gaytancıoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Bir AK Partili vekil, sıradan bir vekil de değil; Anayasa Komisyonu üyesi, çıkıp bir gece, ‘biz 4 maddeyi de değiştireceğiz’ demiştir. Anayasa’nın ilk 4 maddesinde ne var? Bizim kurucu değerlerimiz var, bayrağımız var, başkentimiz var, dilimiz var ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez madde var. Bu maddeyi değiştireceksek, Türkiye Cumhuriyeti’ni kendi elimizle tarihe gömüyoruz anlamına gelir. Öyle basite indirgenecek bir referandum değildir, ölüm kalım mücadelesidir. O yüzden çok dikkatli olmak zorundayız. Güçlüyüz, ‘hayır!’ diyenlerin sayısı fazladır. O yüzden anketlerde de bu çıkmaktadır. Vatanını seven herkesin zaten hayır diyeceğini çok iyi biliyoruz. Gelirken de birçok kişiyle görüştük, hatta AKP yöneticileriyle bile görüştük, onlar bile taraftar değiller. Ama biz bunu çok iyi anlatmak zorundayız. Bu sadece CHP’nin de sorunu değildir. Bu cumhuriyete inanmış herkesin sorunudur ama ana eksen, örgütlü güç CHP’dir. Türkiye’nin gündeminde bu mu olmalıdır? Biz ısrarla Meclis’ten terörle ilgili görüşme istedik, her şeyi bırakalım terörü konuşalım dedik. Her gün televizyonu açtığımızda Ankara’da patlama, Kayseri’de patlama, İstanbul’da şehitler, polislerimiz öldü haberlerini görüyoruz. Aileler tedirginlik içerisinde. Çocuğunu askere gönderecek, peki ya nasıl dönecek? Ya da askerde olan çocuğu acaba şehit oldu mu? Bu haberlerle biz gündemde daha fazla kalamayız. Söyledik; her şeyi bırakalım, terör bitecekse biz hazırlıklıyız, destek vermeye her zaman hazırız. Türkiye terörist kaynıyor şu anda. Neden terörist kaynıyor? Çünkü ‘Kardeşim Esad’ dediğinle de sen kapıları açtın oraya gideceğim dedin gidemedin ama 3 milyon Suriyeli Türkiye’ye geldi ve 8 milyar dolar para harcadın bunlara, bunu övünerek de anlatıyorsun.”

“Milletvekillerinin iradesine ipotek koydular”

Açıklamasına, “Son 2 ayda dolardaki artış 1 TL. Yani bu ne demek? Tam 2 aylık kaybımız 168 milyar TL. Bu ne demek çok basit olarak söyleyeyim.” diyerek, devam eden Okan Gaytancıoğlu, şunları söyledi: “Çiftçiye bir yıl boyunca verdiğimiz tüm destekleme, 17 milyon kişiye verdiğimiz tüm destekleme 13 milyar TL’dir. Ama bunun tam 13 katını iki ayda kaybettik. Neden kaybettik? Önümüze getirilen Anayasa taslağı yüzünden kaybettik. O taslak önümüze daha çok engelleme yapmamıza rağmen 9 oy farkla geçti. Yani 9 tane daha milletvekilimiz olsaydı bu geçmeyecekti. MHP’nin bazı milletvekilleri bize açık açık destek verdi. Yaklaşık 12-13 tane milletvekili hayır oyu verdi. Odalarımıza geldiler, mektup bıraktılar, konuştuk ama bazı milletvekilleri de oylamada kullanılan pulları kendi arkadaşlarına teslim ettiler gözlerimizin önünde. Bize üç adet pul veriliyor; kırmızı, beyaz ve yeşil.  Biz kırmızı kullandık, onlar beyaz kullandı. 2 tane pulu normalde çöpe atmaları gerekirken aldılar İstanbul Milletvekili Arzu hanıma teslim ettiler. Bu basına yansıdığı için söylüyorum. Milletvekillerinin iradesine ipotek koydular. AKP’liler daha kötüsünü yaptı. Gözümüzün önünde beyaz pulu göstererek ben evet oyu atıyorum dediler. Bu gizli oylamadır. Vicdan meselesi. Grup kararı alınmamış sen kalkıyorsun oyunu açık açık atıyorsun. Bu gizli oylama olmuyor.”

“Biz davamızda haklıyız”

Referandum kararı alındığını ve bu konuda tarih belirleneceğini ifade eden Gaytancıoğlu, şunları söyledi: “Biz davamızda haklıyız. Çünkü davamız cumhuriyet davasıdır, davamız işsizlik davasıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel sorunu işsizliktir. 6 milyon insan işsizken aç yatarken biz onların mücadelesini yapıyoruz. Üniversiteleri bitiriyor gençlerimiz, iş bulamıyor, ekonomi gün geçtikçe küçülüyor. Gençler çok zor durumda. Üniversite okumuş birçok genç ülkeyi terk etmeyi düşünüyor. Gençlerimiz ne iş kurabiliyor ne de bir işe girebiliyor. Türkiye’nin gerçek sorunu budur, gerçek sorun eğitimdir. Her yere üniversiteler kuruluyor, insanlar işsiz. Her yere liseler, okullar kuruluyor, her yeri İmam Hatip Lisesi’ne dönüştürmeye çalışıyorlar. En sonunda PİSA sınavlarında Türkiye sıfır çekiyor. Eğitim sistemi kötü, bunları konuşmamız gerek. Biz sürekli bunu gündeme getirmek istiyoruz.”

“Tutarsızlık söz konusudur”

17 milyon çiftçinin yıllardır aynı fiyatlarla ürün satmaya çalıştığına kayıt düşen Okan Gaytancıoğlu, şöyle devam etti: “TBMM’nin gündemine bunlar gelmeli. İşsizlik, yoksulluk, yapılan yolsuzluklar gelmeli. Bugün ihale etmişler, şimdi birkaç hafta da Çanakkale Köprüsü döner.  amam, lazım ama kimin parasıyla yapıyorsun sen bunu, bütçeden de çıkıyor; yap, işlet, devret. Osmangazi Köprüsü yaptın kaç kişi geçti? Türkiye’yi yönetemeyen bir AKP, bütün her şeyin iradesini bir kişiye ipotek etmiş milletvekilleri ve bakanlar ve o bir kişinin derdi de rejimi ben yöneteceğimdir. Maddeleri incelediğinizde ki size gelecek bunlar, öyle maddeler var ki o bir kişinin aldığı yetki sonucunda Türkiye’yi istediği özel bölgelere bölebiliyor. Kürdistan, Ermenistan istediğini yapabilir. Bu yetki Atatürk’e verilmeyen bir yetki. Sabah kalkıyor, ben meclisi feshettim diyebiliyor. Denetleme yok. Zaten OHAL dönemindeyiz kendisine kararname çıkarma yetkisi veriliyor. İstediği kadar yardımcı atayabiliyor, 50 tane de rüşvet milletvekili, 600’e çıkartabiliyor milletvekili sayısını. 550 tane milletvekili yeter, ne gerek var 50 tane daha fazlasına? 18 yaşındaki çocuğu milletvekili yapacağız. Bunlar işin düzmece kısımları. Önemli olan kısımları rejimin tek elde toplanması. Her ülkede olan yasama, yürütme ve yargı denen erklerin ayrı elde olmasıdır ama bu ayrılık yok. Tek bir kişi hem yargıçları atıyor, hem bunların üst kurullarını atıyor, hem valileri kaymakamları atıyor, hem il başkanlarını, her şeyi bu atıyor. Bir kişi seçiyorsunuz, herkesi o seçiyor. Herkese dokunabiliyor, ona dokunmak yok. Nasıl dokunacağız ona? 600 milletvekilinin yarısı yani 300 tanesi imza verecek.  300 tanesi verdi, yetmiyor. 40 tane daha bulun diyor. Neden, çünkü gündeme alacağız. 40 tane daha buluyorsun yetmez, 60 tane daha bulup 400 milletvekili olun yüce divana sevk edelim. Kim sevk edecek? Onun atadığı milletvekilleri. Hiç inanıyor musunuz? Kim karar verecek bunun ceza almasına? Onun atadığı yargıçlar. Hiç mümkün mü? 15 tane üst kuruldan 12 tanesini bu atayacak, 3 tanesini de yine onun seçtiği meclis atayacak. Nereden bakarsanız bakın, tutarsızlık. Türkiye’nin geriye gitmesidir bu. 100 yıl önce padişahı yerinden kaldırıp İngiltere’ye gönderdiğimiz, saltanatı kaldırdığımız, egemenliği saraydan alıp halka verdiğimiz, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir dediğimiz felsefemiz bir kişiye teslim edilecek. Ve o bir kişi de yapılacak referandum sonucunda yüzde 50 + 1 oy alırsa Türkiye’nin yüzde 100’üne hükmedecek. Bu kabul edilemez. Bize düşen bunu halkımıza çok iyi anlatmaktır. Bu bir seçim değildir, bir siyasi partiye oy verilmeyecek. Daha önce bize CHP’ye oy vermemiş başka partilere oy vermiş kişiler olabilir, onların oylarına saygı duyuyoruz. İstedikleri partiye oy versinler devam edebilirler. Ama burada rejim değişeceği için hayır desinler. Hayır çıkarsa hiçbir şey olmaz ama evet çıkarsa bunu düşünmek bile istemiyoruz. Hayır çıkarsa rejim yeniden devam eder, meclis devam eder, cumhurbaşkanının süresi devam eder, yine seçilmiş cumhurbaşkanı olarak görevine devam eder. Ama anayasaya uymadığı için bir siyasi partinin lideri diyor ki; anayasaya uymuyor, biz anayasayı ona uyduralım. Yok böyle bir şey. Anayasaya uymak zorunda. Anayasaya herkes uymak zorunda, yasalara herkes uymak zorunda. O siyasi parti lideri zaten kamuoyunda, kendi siyasi partisinde artık tartışılır olmuştur. Bize gelen bilgiler bu yöndedir. İç Anadolu’da, Ege’de, Karadeniz’de, MHP içerisinde buna çok destek verecek, hayır diyecek kitle vardır. Kaldı ki Saadet Partisi açık açık belirtmiştir biz hayır diyeceğiz diye. Başka bir siyasi parti olan Vatan Partisi de açıklamıştır hayır diyeceğini.”

“Hepimize görev düşmektedir”

Gaytancıoğlu, “Hepimize görev düşmektedir. Bu bir seçim değildir, referandumdur. Sadece ilçe yönetimi gitsin çalışma yapsın değildir. Bu özellikle kahvelerde, evlerde, fabrikalarda, iş yerlerinde giderek neden evet diyorsunuz diye sormaktır. Bakın ben hayır için bir sürü neden saydım daha da sayarım ama evet için bir neden bulamıyorum. Hayır için yüzlerce nedenimiz var ama evet için inanın hiçbir neden yok. Olsa zaten biz müzakere ederek konuşurduk. Orada neden kavga ettik onu da anlatayım. Hiçbir kanal naklen yayın yapmadı. Türkiye’de rejim değişiyor, herkesin neler konuşulduğunu bilmesi gerekmiyor mu? 18 madde içinde ne var? Bunları herkesin bilmesi gerek. TRT 3, normalde TBMM’nin tüm yayınlarını verir, özellikle bütçe görüşmelerini baştan sona kesintisiz verir. Ama nedense anayasa görüşmelerini vermedi. Halktan kaçırılmaya çalışılıyor. Bereket ki bizim İstanbul Milletvekilimiz Ali Şeker, kamera kurdu ve her şeyi anında çekti. Kimlerin nasıl oy kullandığını gördük. Yarın öbür gün vatandaştan oy istemeye gelecekler, önce ettikleri yemine sadık olmaları lazım. Gizli oy ise oylarını gizli kullanmaları lazım. Durum kısaca budur. Getirilen bir sistem değişikliği değil, kesinlikle rejim değişikliğidir. FETÖ’cüler kandırmıştır. Kandırmayan kalmamıştır. O yüzden böyle çok kandırılan bir kişiye de her şeyi teslim etmek yanlıştır. Bu yetki dediğim gibi Atatürk’e bile verilmeyen bir yetkidir. Bizim genel başkanımıza bile verilse bu yetki bizim bunu kabul etmemiz mümkün değildir. O yüzden elimizi vicdanımıza koyacağız ve bunun için çok ciddi şekilde çalışacağız.” dedi.

Toplantıda son olarak, Erdin Bircan söz aldı.

Bircan: “Recep Tayyip Erdoğan dahil olmak üzere hepsi FETÖ’cü değil mi?”

Bircan açıklamasında, şunları söyledi: “Bu hafta bir anayasa oylaması yapıldı. Ben bu oylamaya anayasa demiyorum. Ben buna O’na yasa diyorum. Yani Recep Tayyip Erdoğan’a uyacak bir anayasa yapıldı. ‘Aldatıldık’ diyen bir Cumhurbaşkanı bütün yetkileri kendinde toplamak istiyor. Ne aceleniz vardı? Neden sabahlara kadar meclisi çalıştırdınız? Hepiniz mecliste kadınlar kavga ettiğini gördünüz. Neden böyle davranıyorlar? FETÖ’cü değiliz diye böyle davranıyorlar. Bunları yapanlar hepsi FETÖ’cüdür. Oylarını açık şekilde gösterenlerin tamamı FETÖ’cüdür. Aslında bunların Recep Tayyip Erdoğan dahil olmak üzere hepsi FETÖ’cü değil mi? Milletvekillerinden Pensilvanya’ya gidenler itibar görüyordu. Geldiklerinde değişiyorlardı hacca gitmiş gibi sayılıyorlardı. Devleti ele geçirme programı birlikte yapıldı. Fethullah Gülen ile birlikte hareket edildi. Devletin beraber ele geçirme planı yaptılar.”

“Türkiye’nin hukuk devleti olduğu unutuluyor”

Erdin Bircan, sözlerine şöyle devam etti: “2013 yılında 17-25 Aralık’ta Fethullah Gülen ortağı Recep Tayyip Erdoğan’ı hırsızlık yaparken yakaladı. Bundan sonra ayrışım başladı. Fethullah Gülen ile devam edenler terörist oldu, Recep Tayyip Erdoğan ile devam edenler ise devletçi oldu. Şimdi her yerde Fethullahçı var diyorsun. Öğretmene, polise, hakime, savcıya her kademedeki bireye Fethullahçı diyorsun. Peki sen ne yaptın? Türkçe Olimpiyatlarında canlı yayında kürsüde, ‘Ey hocam bitsin bu hasret’ diyen Recep Tayyip Erdoğan’dı. Rahmetli Kamer Genç meclis kürsüsünde, ‘Kimdir bu Fethullah Gülen’ diye sorduğunda linç edilmeye kalkışıldı. Şimdiki Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ‘Fethullah Gülen; bilge adamdır, saygın adamdır. Hizmet hareketi de Türkiye için faydalıdır. Dünyaya da Türklüğü yayıyor’ demiştir. Şimdi ne olduysa Cumhurbaşkanı çıktı, ‘Allah’ım ve milletim beni affetsin’ dedi. İyi de o vatandaşlar sana inandı. Onlarda sana inandığı için Fethullah ile beraber oldu. Peki bu vatandaşlar ne olacak? Onlar hukuken yargılanıyor ama seni Allah yargılayacak. Millete de ‘Affedin beni’ diyorsun. Türkiye’nin hukuk devleti olduğu unutuluyor. ‘Aldatıldık, kandırıldık’ diyen bir Cumhurbaşkanı şu anda bütün yetkileri kendisinde toplamaya çalışıyor.”

“Kim kime ne söz verdi?”

Türkiye’de, son süreçte yaşanan terör olayları hakkında da, değerlendirmelerde bulunan Bircan, “PKK ile görüştünüz, İmralı’ya gittiniz. Dolmabahçe mutabakatı yaptınız. 3 buçuk yıl terör durdu. Kim kime ne söz verdi? Kim bu sözden caydı? Bu sözler neydi? Bunları çıkıp hem AKP hem de HDP halka açıklamak zorundalar. Terörü 7 Haziran seçimleri sonrasında 1 Kasım seçimlerine kadar bir terör yaşadık ve bu terör sayesinde seçimleri kazandılar. Bunu neye dayandırıyorum. İki gün önce Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ‘Referandumdan evet çıkarsa terör bitecek’ dedi. Demek ki siz terör odaklarını biliyorsunuz ve müsaade ediyorsunuz. Terörden beslenerek siyaset yapıyorsunuz ve iktidarda kalıyorsunuz. Bunun başka bir açıklaması yok.” dedi.

“Türkiye’ye gelen Suriyeliler…”

Suriye’de yaşanan savaştan ötürü Türkiye’ye gelen Suriyelerin olduğunu hatırlatarak, sözlerine devam eden Erdin Bircan, şöyle konuştu: “Emniyetten aldığım bilgiye göre; Türkiye’ye 4 buçuk milyon Suriyeli girmiş. Bu Suriyelilerin ne kadarı IŞİD’li ne kadarı terörist hiçbirinin kaydı yok. En vahim durum da Türkiye’de 2 milyon 18 yaş ve altı Suriyeli çocuk var. Eğitimsiz ve şiddetle büyüyen çocukların 10-15 yıl sonra Türkiye’de neler yapabileceklerini düşünmek istemiyorum. Kardeşim Esat’tan döndürdünüz Eset’e ve hırsla şu anda evlatlarımız şehit oluyor. 60 tane çocuğumuz Suriye’de şehit oldu. Özgür Suriye ordusu dedikleri çapulcu, talancı, tecavüzcüler ile birlikte kol kola Esat’ı devirmeye çalışıyorlar. Senin Suriye’nin iç işlerinde ne işin var? Önce Recep Tayyip Erdoğan ölen çocuklarımızın hesabını verecek sonra referandumu isteyecek.”

“Valilik genelgesi…”

Referandumun, OHAL sürecinde gerçekleştirileceğinin altını çizen Bircan, “Valilikten genelge geliyor. Genelgede; bildiri dağıtamazsın, stant açamazsın, basın açıklaması yapamazsın, konuşamazsın. Recep Tayyip Erdoğan Afrika’ya giderken ‘Meydanlara çıkacağız’ diyor. Ben ne yapacağım elimi kolumu bağlayacağım senin başkan olmanı bekleyeceğim. Böyle bir şey olamaz.” dedi.

“Benim bir canım var onu da Cumhuriyet için seve seve veririm”

Açıklamasına, “Tek hesaplaşmak istedikleri Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk’tür” diyerek, devam eden Erdin Bircan, şöyle konuştu: “2023 hedefleri de zaten buydu. Recep Tayyip Erdoğan korkuyor. Onun için bu mücadele, meclisten acil acil referanduma gidiliyor ve bir an önce korunma zırhına bürüneyim diyor. Yolsuzluk ve hırsızlıklar ortaya çıkacak diye bir an önce korunma zırhını alayım. Tüm yetkiler bende olsun istiyor. Her yerde başkanlık sistemi bitiyor. Suriye’dekini Rusya bitiriyor. Kazakistan kendi isteğiyle bitiriyor. Biz ise Afrika ve Güney Amerika’da ki ülkeler nasıl bir diktatörlük var bakıyorlar. Türk sistemi dedikleri bir başkanlık sistemi ile faşizmi hortlatıyorlar. Anketlerde şu an hayır oyu önde görülüyor. Evet oyunu nasıl yükseltiriz derdindeler. Bunun için anayasa teklifini daha imzalamadı. Kimsenin mal ve can güvenliği olmadığı süreçte bizden başkanlık sistemini oylamamızı istiyorlar. Bu oylama parti oylaması değil. Bunun tekrarı yok. Ya patlayacağız ya da çocuklarımıza torunlarımıza hesap verebilmek için mücadelemizi sürdüreceğiz. Benim bir canım var onu da Cumhuriyet için seve seve veririm.”

“Cumhuriyet Halk Partisi’ni Fethullah ile adını anan şerefsizdir, namussuzdur”

Bircan, “Ekonomi batık, işsizlik diz boyu, şehitlerimiz geliyor ama AKP hiçbir şey yapmamış. Cumhurbaşkanının hiçbir suçu yok. PKK ile kol kola giren kim? CHP (!). Fethullah ile beraber iş tutan kim? CHP (!). Cumhuriyet Halk Partisi’ni HDP ile yan yana getirmek isteyen ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni Fethullah ile adını anan şerefsizdir, namussuzdur. Cumhuriyet Halk Partisi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve Cumhuriyet değerleriyle yaşayan özgürlükçü, demokrat, laik hukuk devletini savunan bir partidir. Bize kimse yafta atamaz. Atana da ‘hadin gidin oradan’ dersiniz. Getiren namussuzdur, şerefsizdir.” dedi.

www.kesanhalkinsesi.com

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER