Cumhuriyet Halk Partisi Edirne Milletvekili TBMM Genel Kurulunda Orman Kanununda Değişiklik Yapan Kanun teklifi aleyhine CHP Grubu adına konuştu. AKP’nin giderayak ormanları talan eden bir yasayı getirdiğini ifade eden Doç. Dr. Gaytancıoğlu bu aceleciliğin arkasında kimlerin kazanç sağlayacağını merak ettiklerini söyledi.
CHP Edirne Milletvekili Doç. Dr. Gaytancıoğlu konuşmasında şunları söyledi:
“Giderayak yasa getiriyorsunuz, zaten yoksunuz burada. Biz sizden daha fazlayız. Oylama yapsak şimdi, reddedilir ama bu hızlı mücadeleyi anlayamıyorum. Torba yasa bir de, her şey var; at yarışları var, ormancılık var, planlama var, sözleşmeli üretim var, kenevir yetiştiriciliği var. Bazılarına destek veriyoruz ama bir de öğrendim ki kimseye sormamışsınız, Ne üniversitelerin haberi var ne tarım satış kooperatiflerinin, kimsenin haberi yok. Biz son anda gördük. Gerçi iki gün ciddi anlamda Komisyonda muhalefetimizi ortaya koyduk, güzel de bir şerh yazdık ama şu gelebilirdi, iki ay bile kalmadı seçime, sayılı günler kaldı, depremle ilgili bir şeyler getirebilirdiniz. Diyebilirdiniz ki: ‘Deprem bölgesinde traktörler enkaz altında kalmış, çiftçilere bedava traktör verelim. Mibzerler enkaz altında kalmış, bedava mibzer verelim. Süt sağım makineleri çalışmıyor, çoğunun jeneratör ihtiyacı var, bunu sağlayalım.’ Siz, sütte müdahale bile yapmadınız çünkü müdahale yapacak kurumunuz yok. Bir iki hafta süt fiyatları 11-12 liralardan 7-7,5 liraya fırsatçılar tarafından düzenlendi bile. Besi hayvanları çok ucuz fiyatlarla alındı, sizin bir müdahaleniz yok. Bakan çıkıyor televizyonlara: ‘Bir yandan yağmur yağdı, sel oldu, ölülerimiz var; bir yandan da iyi oldu.’ diyor. Arkadaşlar, bu, ciddiyetsizlik!
Tekrar söylüyorum: Depremle ilgili buraya bir şeyler getirseydiniz, ‘Çiftçinin borçlarını silelim; o çiftçinin yeniden ahıra girmesi için, o çiftçinin yeniden tarlaya girmesi için, o çiftçinin yeniden seraya girmesi için destek veriyoruz, ekstra destek veriyoruz.’ deseydiniz, inanın, hemen elimizi kaldırırdık, destek verirdik.
Bir diğer konu, geçen hafta burada vergi borçları yapılandırıldı, trafik cezaları yapılandırıldı, kamuya ait borçlar, cezalar yapılandırıldı, çiftçinin borcu yapılandırılmadı. Şimdi diyeceksiniz ki ‘Çiftçi borcunu ödüyor.’ Ödüyor da sadece faizini ödüyor, geri kalan borcuna takla attırıyor kendi kendine faiz ödeyerek çiftçi, yapılandırıyor, bununla ilgili bir şey getirmediniz. BAĞ-KUR esnaflarına, BAĞ-KUR ödeyen esnaflara bir yapılandırma da getirmediğiniz gibi geniş halk kitleleri bekledi ama zaten gidiyorsunuz, giderayak bari bazılarına iyilik yapsaydınız, özellikle çiftçilere yapsaydınız çok çok iyi olurdu. Sürekli söyledik, destekler zaten yetersiz dedik. Yine bir şey söylemek istiyorum, deprem bölgesinde Bakan çıkıyor, diyor ki: ‘Zaten 5 milyar destek verdik deprem bölgesine.’ Bunun zaten 4,2 milyarı çiftçinin alması gereken destekti; mazot, gübre destekleriydi, sizin ekstra verdiğiniz bir şey yok. Küçükbaş hayvan başına 50 lira, büyükbaş hayvan başına 500 lira destekle bu işler olmaz.
Şimdi, 40 maddenin üzerinde bir yasa getiriyorsunuz, biz, buna rağmen bazılarında olumluyuz. Örneğin kenevir yetiştiriciliği kenevirde çok geç kalınmış bir karar. Bundan yaklaşık beş yıl önce 18 ilde kenevir üretimini serbest bıraktınız. Tamam, güzel, daha fazla yapabilirdiniz. Tohumları verdiniz, nerede? Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsünde de güzel bir ekip kuruldu, burada 2 tane çeşit ön plana çıktı, bu çeşitleri çiftçi ekti. Ben de bu yaz tesadüfen Genel Başkanımızla birlikte Samsun’a gittim hatta Vezirköprü’ye gittim hatta kenevir tarlasına gittim kenevirlerle fotoğraf çekildim ama çiftçi diyor ki: ‘Ben beş yıldan beri ekiyorum ama kimse dönüp de bakmıyor, gelip almıyor.’ Bu ne biçim ciddiyetsizlik. Siz böyle mi yapacaksınız? Çiftçiye ürünü vereceksiniz, tohumu vereceksiniz, sonra bırakacak mısınız? Şimdi, bunu yasayla güvence altına alıyorsunuz, diyorsunuz ki: ‘Burada bir sözleşmeli üretim yapacağız.’ Peki, kazanan kim olacak? Güçlü olan her zaman kazanır, küçük olanda bir güvence var mı? Yok. Zaten yasanın bazı maddeleri Anayasa’ya aykırı. Böyle yasaları niye getiriyorsunuz, alelacele yangından ne mallar kaçırıyorsunuz, bunu bilemiyoruz.
Okuduk ‘Meyve-sebze üretimi artıyor, tahıl üretimi azalıyor.’ Arkadaş, lafla bu işler olmaz, verirsin parayı, verirsin desteği, Tarım Bakanlığının bir sürü personeli var, merkez teşkilatı var, taşra teşkilatı var; eskiden köylerde de vardı, hatta Jawa motosiklete binerdi ziraat teknisyenleri, tarlaları dolaşırdı, bekçiler vardı, korucular vardı, siz hepsini bitirdiniz. Binlerce ziraat mühendisi atanmayı bekliyor, her gün bize yazı yazıyorlar, size de yazı yazıyorlar. Bu arkadaşları niye atamıyorsunuz? Çiftçiler bilgi bekliyor, ziraat mühendisleri ilgi bekliyor, tarlalar ürün bekliyor. Lütfen ziraat mühendisleri artık tarlaya, bahçeye, seraya gitsin; veteriner hekimler ahıra girsin. Bu kadar güzel bir kaynağımız var, yetişmiş kaynağımız var. Türk tarımı sayenizde can çekişiyor ama siz hâlâ ‘plan’ diyorsunuz, ‘Tarım politikalarını değiştireceğiz.” diyorsunuz. Ne yapacaksınız arkadaş? Lafla bu iş olmaz. İşte “Küresel iklim değişikliği var.’ Var. Siz ne önlem aldınız? Siz diyorsunuz ki: ‘Su kıt bir kaynak.’ Evet. ‘Buna göre bir üretim desteğini yapacağız.’ İyi, arkadaş, sen Seyhan Nehri’ne, Ceyhan Nehri’ne gem vurdun, barajlar yaptın, Dicle’ye, Fırat’a barajlar yaptın, Ergene’ye, Meriç Nehri’ne… Geçen hafta, hafta sonu ben Meriç Nehri’nde sulara baktım; o kadar çok su akıyor, hepsi Ege Denizi’ne gidiyor. Hani Çakmak Barajı, hani Hamzadere Barajı, hani Çömlekköy Barajı? Az bir şey para koyuyorsunuz ama ortada hiçbir şey yok. Şimdi, bunları yapın, bunlarla gelin; ondan sonra deyin ki: ‘Biz bütün kaynaklarımızı kullandık ama olmuyor, yeniden bir plan yapalım.’ O zaman olur ama siz tüm kaynaklarınızı kullanmıyorsunuz, ona göre bir üretim deseni yapmıyorsunuz; ondan sonra diyorsunuz ki: ‘İşte, biz zorla…’ Bir yerde zorla. ‘Çiftçi eğer ekmezse ceza veririm, desteklemeleri vermem.’ Sizin zaten gücünüz çiftçiye yetiyor. Şanlıurfa’daki çiftçilerin elektrik borçlarına karşın desteklemelerini kestiniz. İnsanlar su altında kaldı, yazık günah. Sonra nedense verdiniz. Devlette böyle ciddiyetsizlik sizde var. Çiftçinin borcu, iktidara geldiğinizde 1 milyar liraydı, 350 milyar liraya ulaştı çiftçi yeni bir traktör mü aldı, yeni bir tarla mı satın aldı, yeni bir ahır mı yaptı? Yaptıysa da hepsini borçla yaptı.
Son olay… Hayvancılığı tamamen bitirdiniz, 3-4 milyon süt ineği kesildi bu süre içerisinde. Ne için? Sırf et fiyatlarını biraz düşürebilesiniz diye. Düşürebildiniz mi? Hayır, kıyma fiyatı üç ayda 150 liradan 300 liraya çıktı. Hâlâ hayvan getiriyorsunuz gemilerle, tırlarla. Ben bu hafta sonu Edirne Kapıkule’de gördüm, gümrükten çıktığı gibi… Hayvanlar Romanya’dan geliyor, Macaristan’dan geliyor, Hırvatistan’dan geliyor. Yapmayın arkadaşlar, kendi besicimize, kendi üreticimize destek verelim; başka ülkelerin çiftçilerine artık destek vermeyelim. Ne ayçiçeği piyasasını düzenleyebildiniz ne buğday piyasasını düzenleyebiliyorsunuz, aklınız fikriniz ithalat. Gümrük vergisi almıyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi? Devlet başka ülkelerin çiftçisine ‘Buyur, gel kardeşim.’ eller kollar açık, gümrük vergisi yok ‘Sıfır gümrükle gel.’ E, kendi çiftçine destek verme, onunla kendi çiftçini rekabete sok; böyle bir şey yok. Ama gidicisiniz. Biz geldiğimizde nitelikli, tutarlı, bilimsel, bütçesi olan, ciddi anlamda denetlenen -siz denetleyeceksiniz, siz! Siz muhalefet olacaksınız siz bizi denetleyeceksiniz- güzel bir tarım politikamız olacak ama temeli üretim olacak, temeli hakça bölüşüm olacak, temeli suyun ekonomik kullanımı olacak, temeli teknoloji ile tarımı buluşturma olacak, temeli planlı üretim olacak. Üreten ve hakça bölüşen bir Türkiye’yi akılla, bilgiyle, paylaşarak gerçekleştireceğiz diyorum.” dedi.
kesanhalkinsesi.com